Yumurtalık kanseri, kadınlarda üreme organlarından biri olan yumurtalıklarda (overlerde) kötü huylu tümör oluşmasıdır. Yumurtalıklar, rahmin sağ ve sol tarafında bulunan ve hem yumurta üreten hem de kadın cinsiyet hormonları olan östrojen ve progesteronu salgılayan iki adet organdır. Yumurtalıkların üç ayrı katmanı vardır: kabuk, yumurtaların geliştiği kısım ve dolgu dokusu. Yumurtalık kanserleri, bu katmanlardan herhangi birinde ortaya çıkabilir. Ancak en sık görülen tip, kabukta gelişen epitelyal yumurtalık kanseridir. Bu tip, yumurtalık kanserlerinin yaklaşık %90’ını oluşturur.
Yumurtalık kanserinin kesin nedeni bilinmemektedir. Ancak bazı risk faktörleri, hastalığın oluşma ihtimalini artırmaktadır. Bunlar şunlardır:
Yumurtalık kanserinin belirtileri, hastalığın erken evrelerinde genellikle çok belirgin değildir. Bu nedenle, yumurtalık kanseri sıklıkla ileri evrede teşhis edilir. Yumurtalık kanserinin belirtileri şunlardır:
Yumurtalık kanserinin tanısı, hastanın şikayetleri, fizik muayene, kan testleri, görüntüleme yöntemleri ve biyopsi ile konulur. Fizik muayenede, doktor yumurtalıkları, rahimi ve pelvik bölgeyi elle muayene eder. Kan testlerinde, kanser belirteci olan CA-125 seviyesi ölçülür. Ancak CA-125 seviyesi, her yumurtalık kanserinde yüksek olmayabilir veya başka nedenlerle de yükselebilir. Bu nedenle, CA-125 testi tek başına tanı koymak için yeterli değildir. Görüntüleme yöntemleri arasında ultrason, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR) ve pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi yöntemler kullanılabilir. Bu yöntemler, yumurtalıklarda veya karın içindeki diğer organlarda tümör olup olmadığını, tümörün büyüklüğünü, şeklini ve yayılımını gösterir. Biyopsi ise, yumurtalıktan veya karın içinden alınan doku örneğinin mikroskop altında incelenmesiyle kanser tanısının kesinleştirilmesidir. Biyopsi, laparoskopi veya laparotomi adı verilen cerrahi yöntemlerle yapılabilir.
Yumurtalık kanseri, tüm kanserlerde olduğu gibi evrelere ayrılır. Evreleme, kanserin ne kadar yayıldığını ve tedavi seçeneklerini belirlemek için yapılır. Yumurtalık kanserinin evreleri şöyledir:
Yumurtalık kanseri tedavisi, kanserin evresi, tipi, hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve çocuk sahibi olma isteği gibi faktörlere göre belirlenir. Yumurtalık kanseri tedavisinde genellikle cerrahi ve kemoterapi kullanılır. Nadiren radyoterapi veya hedefe yönelik tedavi de uygulanabilir.
Cerrahi tedavi, yumurtalık kanserinin tanı ve tedavisinde en önemli yöntemdir. Cerrahinin amacı, kanserli yumurtalıkları ve diğer etkilenen organları mümkün olduğunca tamamen çıkarmaktır.
Cerrahi tedavi, laparoskopi veya laparotomi adı verilen iki farklı yöntemle yapılabilir. Laparoskopi, karın duvarına küçük kesiler açılarak ve bir kamera ve cerrahi aletler yardımıyla yapılan bir cerrahi yöntemdir. Laparotomi ise, karın duvarına büyük bir kesi açılarak yapılan bir cerrahi yöntemdir. Laparoskopi, laparotomiye göre daha az invaziv ve daha çabuk iyileşme sağlayan bir yöntemdir. Ancak laparoskopi, ileri evre yumurtalık kanserlerinde yeterli olmayabilir. Bu durumda, laparotomi tercih edilir .
Cerrahi tedavinin kapsamı, kanserin evresine ve hastanın çocuk sahibi olma isteğine göre değişir. Erken evre yumurtalık kanserlerinde, hastanın çocuk sahibi olma isteği varsa, sadece kanserli yumurtalık ve tüp çıkarılabilir. Diğer yumurtalık ve rahim korunabilir. Ancak hastanın çocuk sahibi olma isteği yoksa veya ileri evre yumurtalık kanserlerinde, her iki yumurtalık, rahim, tüpler, omentum (karın içindeki yağlı doku) ve karın içindeki diğer etkilenen organlar çıkarılabilir. Bu işleme total abdominal histerektomi ve bilateral salpingo-ooferektomi (TAH-BSO) adı verilir .
Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek veya büyümesini durdurmak için ilaçların kullanıldığı bir tedavi yöntemidir. Kemoterapi, cerrahi tedaviden önce veya sonra uygulanabilir. Cerrahi tedaviden önce uygulanırsa, neoadjuvan kemoterapi adı verilir. Bu yöntem, ileri evre yumurtalık kanserlerinde, tümörü küçültmek ve cerrahiyi kolaylaştırmak için kullanılabilir. Cerrahi tedaviden sonra uygulanırsa, adjuvan kemoterapi adı verilir. Bu yöntem, cerrahi ile alınamayan kanser hücrelerini yok etmek ve nüksü önlemek için kullanılır .
Kemoterapi, genellikle damardan (intravenöz) veya karın içine (intraperitoneal) verilir. Damardan verilen kemoterapi, tüm vücuda yayılır ve hem kanserli hem de sağlıklı hücreleri etkiler. Karın içine verilen kemoterapi, daha yüksek dozda ilaç verilmesini sağlar ve daha az yan etkiye neden olur. Ancak karın içine verilen kemoterapi, daha zor uygulanır ve daha fazla komplikasyona yol açabilir .
Kemoterapide kullanılan ilaçlar, hastanın durumuna ve kanserin tipine göre değişir. En sık kullanılan ilaçlar, sisplatin, karboplatin, paklitaksel ve doksorubisindir. Bu ilaçlar, tek başına veya kombinasyon halinde verilebilir. Kemoterapi, genellikle 3-6 kür halinde uygulanır. Her kür, ilaçların verildiği birkaç gün ve ilaçların verilmediği birkaç hafta süren bir döngüden oluşur .
Kemoterapinin yan etkileri, kullanılan ilaçlara, doza, süreye ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişir. Kemoterapinin en sık görülen yan etkileri şunlardır :
Kemoterapinin yan etkileri, ilaçların kesilmesiyle birlikte azalır veya kaybolur. Ancak bazı yan etkiler kalıcı olabilir. Kemoterapi gören hastaların, yan etkileri azaltmak ve tedaviye uyum sağlamak için doktorlarıyla işbirliği yapmaları ve kendilerine iyi bakmaları gerekir .
Radyoterapi, kanser hücrelerini öldürmek veya büyümesini durdurmak için yüksek enerjili ışınların kullanıldığı bir tedavi yöntemidir. Radyoterapi, yumurtalık kanserinde çok sık kullanılmaz. Ancak bazı durumlarda, cerrahi veya kemoterapiye ek olarak veya palyatif (ağrıyı ve semptomları azaltmak amaçlı) olarak uygulanabilir. Radyoterapi, genellikle dıştan verilir. Bu yöntemde, ışınlar bir makine aracılığıyla vücudun belirli bir bölgesine yönlendirilir. Radyoterapi, genellikle birkaç hafta süren bir döngü halinde verilir .
Radyoterapinin yan etkileri, uygulanan doza, süreye, bölgeye ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişir. Radyoterapinin en sık görülen yan etkileri şunlardır :
Radyoterapinin yan etkileri, tedavinin bitmesiyle birlikte azalır veya kaybolur. Ancak bazı yan etkiler kalıcı olabilir. Radyoterapi gören hastaların, yan etkileri azaltmak ve tedaviye uyum sağlamak için doktorlarıyla işbirliği yapmaları ve kendilerine iyi bakmaları önerilir. Karakter sayısı bitti devamı için yoruma bakın